Ekonomi, ülkelerin uluslar
arası ilişkilerdeki gücünü belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Ekonominin
temelinde de en önemli unsur şüphesiz ki ticarettir. Ticaretin temeline
baktığımız zaman ticari ahlak ve güvenirlik gelmektedir. Çünkü ticaret taraflar
arasında karşılıklı kazanç sağlamalıdır. Tek tarafın kazanç sağladığı duruma
ise sömürü diyebiliriz.
Ahlak denince sadece
kişisel ahlak akıllara gelse de mesleki, ticari, siyasi ahlaktan da söz etmek
mümkündür. Ticari ahlakı bozulan ekonomilerde güvensizlik artar. Artan
güvensizlik ekonomiyi içten içe çürüten bir hastalık gibidir. Tedavi edilmediği
takdirde ekonomiyi çökertir ve ülkenin çöküşüne kadar götürebilir.
İnsanlık yapısı gereği
sosyal bir varlıktır. Bu özelliğimizden dolayı topluluk halinde yaşar ve birbirimizle
ilişki kurarız. Kuruduğumuz ilişkilerin de belli bir ahlaki kurallara uygun
olması gerekiyor. Çünkü ahlakın gayesi insanlığın mutluluğu ve huzurudur. Bu
ilişkilerden biri de ticarettir. İhtiyaçlarımızı temin edebilmek için ticaret
yaparız. Ya alıcı yada satıcı oluruz. Ancak bu ticari ilişkiyi kurarken ticari
ahlaka uygun şekilde hareket edilmesi şarttır.
Ekonominin başarıya
ulaşması için ahlakı düzgün yetişmiş insanlara ihtiyaç vardır. Kişinin ahlaki
prensiplere bağlı kalması toplumda ekonomik huzursuzluğu ortadan kaldırarak
ekonomik güçlenmeyi sağlayacaktır. Ülkelerin kalkınma ve gelişmelerinde ticari
ahlakın önemi büyüktür.
İnsanlar sadece
yasalarla zorlanarak sosyal refaha erişemez. Ahlaki gelişmişlik düzeyi ne kadar
yüksek ise toplumun sosyal refahı o derece yüksek olur. Ekonomik refah için
tüccarlar arasındaki itimat, karşılıklı sevgi saygı, karşılıklı hizmet duygusu olmalıdır.
Hile, aldatma, dolandırıcılık gibi durumlar ekonomide güveni zayıflatarak
sosyal refahı olumsuz etkiler.
Kapitalist kültür ile
beraber artan tüketim çılgınlığı ve israf insanları açgözlülüğe sevk etmiş,
ticari ahlaktan uzaklaştırmaya başlamıştır. Ekonominin atardamarı olan ticari
güven ve doğruluk bozuldukça ekonomik krizler ve kaos ortamı ortaya çıkmıştır.
Küresel yeniden
yapılanma sürecini yaşadığımız bugünlerde Türkiye yeni bir güç olarak ortaya
çıkmakta adeta dünyada mazlumların sesi olmaktadır. Ancak Türkiye’nin şişmeden
yani suni bir büyüme olmadan sağlıklı bir büyüme gerçekleştirmesi için
kapitalist sistemin ticari ahlaksızlığından kurtulması gerekmektedir.
Dinimiz İslam’ın dünya
üzerindeki yayılmasının en önemli kısmı tüccar sahabiler ile olmuştur. Sadece
söz ile değil niyette, iradede, azimde, vefada, dinde ve amelde yaşadıkları
doğruluk ile yani hal ile anlatmışlardır. Nitekim yüce ALLAH (cc) Kuran-ı Kerim’in
Hûd Suresi 112. Ayet’inde mealen “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” buyurmuştur.
Ticarette doğruluk
esastır. Doğruluk ise; satıcının tartı ve ölçüde hile yapmaması, malın kalitesi
ve fiyatı hususunda doğruyu söylemesi, malı müşteriye zamanında teslim etmesi
alıcının ise borcunu zamanında ödemesidir.
Devletimiz 2008 yılında
ortaya koyduğu 2023 kısa vadeli 2053 orta vadeli ve 2071 uzun vadeli vizyonları
ile milletimizin önüne hedefler koymuştur. Özellikle 2023 hedefleri içerisinde
en çok göze çarpan ve dillendirilen 500 milyar dolarlık ihracat oranına ulaşma
hususudur. İş adamlarımız özellikle son
yıllarda mallarını dünya pazarına açmaya başlamış ve ihracat oranlarımız hızla
yükselişe geçmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus şu ki; İş
adamlarımızın yukarıda belirttiğim ticari ahlaki kurallara uygun hareket
etmeleri gerekliliğidir.
Ticari ahlak ve edepler
ile ilgili bilgi edinmek isteyenler bir çok kaynak bulabilirler. Aynı şekilde
ticari ahlakın güzelliği ve bereketi ile ilgili hadisler ve ayetler mevcuttur. Burada
benim dikkat çekmek istediğim husus büyüyen Türkiye’ye destek olmak istiyorsak
öncelikle ahlakımızı güzelleştirmeli ve yaptığımız iş her ne ise en güzel
şekilde yapmamızdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder