5.12.2017

Küreselleşme Sürecinde Bağımsızlık ve Özgürlük

Türkler, tarih boyunca daima bağımsızlık ve özgürlüğüne önem vermiş, boyunduruk altına girmeyi asla kabul etmemiştir.
Orta Asya’dan Anadolu topraklarına göç etmeden önce dahi sürekli bağımsızlık mücadelesi içerisinde olmuş, aksi durumu adeta bir felaket olarak görmüştür.
Ne zaman ki devlet yıkılmaya yüz tutsa hemen konsept değişikliği yaparak yeni bir devlet kurmuş ve bağımsızlığını devam ettirmiştir. Tıpkı Selçuklu Devletin’den Osmanlı Devletine, Osmanlı Devletin’den Türkiye’ye geçiş yapıldığı gibi…
Yüz yıllar boyu hâkim olduğu topraklarda adaletle hüküm süren Osmanlı fethettiği toprakları sömürme politikası izlemediği gibi gittiği yerlere yatırımlar yapmıştır. Ancak zayıflama dönemine girmesiyle cihan hâkimiyetini elinden kaçırmış ve İngiltere’ye kaptırmıştır.
İngiltere'nin süper güç olduğu dönemde yönetim anlayışı egemen olduğu yerlerdeki yönetimleri kontrol etmesi ya da kontrol edebildikleri yönetimleri askeri güçleriyle oluşturmaları ve ondan sonra da bu egemenliği sürdürmeleriydi. Hükmettikleri yerde hiç kimse kendilerinden olmasa da onları kontrol edebiliyorlardı.
İngiltere yönettiği ülkede ya din etrafında ya da soy etrafında bir oluşum bir örgütlenme kurarak tepeden kontrol ediyordu. İngiltere öncelikle yönetimi kendi getirdi ve orada hâkim oldu. Topluma yön veren bilim adamlarını, ideolojik akımları, din adamlarını kontrol altında tutarak yönetti.
***
I.Dünya Savaşı, tarihin gördüğü en yıkıcı savaşlardan biriydi. Ülkeler yanmış, yıkılmış ve milyonlarca insan ölmüştü.
Savaş sonrasında küresel hegemonik güç el değiştirmiş, I. Dünya savaşına kadar dünya genelinde hâkim güç olan İngiltere iken savaş sonrasında ABD süper güç olmaya başlamıştı.
ABD’nin yöntemi ise daha farklı oldu. Ülkelere sözde bir bağımsızlık verdi. ABD, din ve soy bağnazlığı içerisine girmeden temel olarak dünya ekonomisini kontrol etmeyi hedef olarak seçti.
ABD, I. Dünya savaşından sonra ekonomiyi bir egemenlik ve kontrol aracı olarak kullanmaya başladı. İngiltere’nin aksine birebir insanla ilişkileri yerine ortaya bir ekonomik ideoloji koydu ve bunun etrafındaki örgütlenmelerle, bunların ideoloğu ve yöneticisi olarak da kendileri başta olmak üzere dünyayı yönetmeye başladı.
Dünya üzerinde bir güç dengesi sağlanamadığından dolayı çatışmasızlık ortamı pek uzun sürmedi ve II. Dünya savaşı yaşandı.
II. Dünya Savaşından sonra dünya politikasına iki yeni kuvvet, Süper-Devlet (Super Power) adı verilen, Birleşik Amerika ile Sovyet Rusya hâkim olmuştu.
Bu iki ülke de bir birinden zıt politikalar ile hegemonik güç kurdukları ülkeleri sömürmeye başladı. ABD kapitalizm ile SSCB ise sosyalizm ile sömürüyordu.
Ancak bu dönem de pek uzun sürmedi ve SSCB’nin dağılmasıyla ABD tekrar dünya üzerinde hâkim güç olarak ortaya çıktı.
1980’li yıllarda ABD-İngiltere ortaklığında hızla yaygınlaşan küreselleşme olgusu ve SSCB’nin de dağılmasıyla beraber sınırlar kaldırılmaya başlamış, dünya adeta büyük bir köy haline getirilmeye başlanmıştı.
ABD-İngiltere-Almanya-Fransa gibi “Batı Dünyası” olarak adlandırılan ülkeler artık dünyayı ekonomi üzerinden kapitalizm ile sömürüyordu.
Artık günümüzde çok uluslu şirketler ile lüks yaşam özendirilerek teşvik edilir ve böylece tüketim hızla artırılır oldu. İnsanlar tükettikçe şirketler kâr üstüne kâr açıklıyor ancak diğer taraftan borçluluk hızla artıyor.
Uluslararası Finans Enstitüsünün (IIF) "Global Borç Monitörü" başlıklı raporuna göre, küresel borç miktarı 2016'da 215,5 trilyon dolarla rekor kırdı.
Dünya gayrisafi hâsılasının %325'ine denk gelen küresel borcun 160 trilyon dolarla yaklaşık dörtte üçünü gelişmiş ülkeler tuttuğu belirtiliyor.
Elbette kimse kimseye bedava para vermiyor. Borcun bir maliyeti yani faizi var. Yeni küresel hegemonik güçler ekonomiyle yani faiz ile sömürüyorlar yeni düzende.
Küreselleşme olgusu ülkelerin bağımsız olması gerektiği vurgusu yaparken uygulamada sömürü üzerine temellendirilmiştir.
Türkiye son yıllarda tam bağımsızlık için çalışmalar yürütmektedir. Yerli ve milli sanayisini geliştirerek dışa bağımlılığı azaltıp yeniden nizam-ı alem için mücadeleye başlamıştır. 

Hiç yorum yok: