Millet olarak 15 Temmuz
darbe girişimine gereken cevabı meydanlarda çok sert bir şekilde verdik. Gezi
olaylarıyla, 17/25 Aralık Emniyet ve Yargı Darbe girişimiyle, terör
saldırılarıyla gerek iç gerekse dış politikalarımıza ayar vermeye çalışan
küresel güçler, içimizdeki hainler aracılığı ile kalkıştıkları darbe
girişiminde milletimizin “mevzu bahis Vatan ise gerisi teferruattır” anlayışıyla
gereken cevabı aldılar. Geceleri meydanlarda nöbet tutup gündüzleri işlerine
giden milletimiz vatanın bölünmez bütünlüğünü korumaya her daim hazır olduğunu
tüm dünyaya göstermiştir. Darbe girişiminin detayları ortaya çıktıkça ülkemizin
ve ülkemize umut bağlayan tüm coğrafyaların ne kadar büyük bir tehlike
atlattığını daha net bir şekilde görebiliyoruz.
Sürekli tekrar ettiğim
bir konu şu ki; devletler asla zar atmaz. Satranç oynarlar. Gelişmiş ülkeler
gelişmekte olan ülkelerin gelişmelerini engellemek için çeşitli operasyonlar
yapıyorlar. Hatırlarsanız 2013 yılında “Ağaç” bahanesiyle başlayan ve “Gezi
olayları” olarak adlandırılan sivil darbe girişiminin hemen ardından
Brezilya’da toplu taşıma ücretlerine yapılan zammı protesto etmek amacıyla
başlayan küçük çaplı olaylar daha sonra büyüyerek tüm ülkeye yayılmıştı. Ülkedeki
bazı yerel yönetimler metro ve otobüs bileti zammı konusunda geri adım atmış
ancak tıpkı Türkiye’de izlediğimiz gibi halkın zam protestosunun ötesine geçen
tepkisi, polisin göstericilere sert müdahalesi ve basının olayları yansıtma
biçiminin de etkisiyle daha da büyümüştü.
Türkiye’de 17-25 Aralık
“Emniyet ve Yargı” darbe girişimi “yolsuzluk” iddiasıyla yapılmaya çalışılırken
bu iddia Brezilya Cumhurbaşkanı Rousseff'in görevinin askıya alınmasına neden
oldu. Rousseff 2014'te yeniden iktidara geldiği genel seçimler öncesinde, kamu
açığını gizlemek amacıyla bütçede usulsüzlük yapmakla suçlandı. Türkiye’de de
17/25 Aralık “Emniyet ve Yargı” darbe girişiminin ardından birçok ses kaydı
ortaya atılmış ve hükumetin yolsuzluk yaptığı ile ilgili iddialar ortaya atılmıştı. Brezilya’da da Devlet Başkan Yardımcısının ses kaydında ulusal birlik hükumeti çağrısı yapıyor ve 'açılış
konuşması için prova' yaptığı duyuluyordu. Brezilya Devlet Başkanı Rousseff,
yardımcısının 'komploculardan' biri olduğunu ve 'darbe planının' parçası
olduğunu söylese de başarısız oldu. Böylece Brezilya'da 13 yıldır devam eden
İşçi Partisi iktidarı da son bulmuş oldu. 2013 yılı ikinci yarısından itibaren
2 çeyrek hariç aralıksız küçülen ekonomisi ile Brezilya kıskaca alınmıştı.
Gelelim 15 Temmuz Darbe
girişimi sonrasında dış basından Türkiye ile ilgili yayınlanan bazı haberlere.
Çünkü bu haberler darbe girişiminde içimizdeki hainlerin iplerini tutan elleri
gösteriyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Brüksel'de düzenlediği basın
toplantısı sonrasında Washington Post gazetesi, ABD Dışişleri Bakanı John
Kerry'nin, darbe girişimi sonrasında Türkiye'nin NATO üyeliğinin riske girdiği
yönünde haber yapmıştı. Daha sonra bu haberi düzeltmiş olsa da işaret fişeğini
yakmıştı. Geçtiğimiz ay yaptıkları referandum sonucunda AB’den ayrılma kararı
alan Britanya’nın önde gelen gazetelerinden Guardian, darbe girişiminin
başarıya ulaşamamasının ardından Türkiye'nin seçilmiş diktatörlüğe
sürüklendiğini yazdı. Yine Britanya’nın önemli dergilerinden The Economist
‘darbe girişimi’ için yayınladığı yazıda Darbe girişiminin Erdoğan'ın elini
daha da güçlendireceğini iddia etmiş ve sonrasında ülkemize adeta hakaret
ederek Cumhurbaşkanımız için Türkiye'nin seçilmiş ama ‘defolu’ cumhurbaşkanı
Erdoğan ibaresi kullandı. ABD’nin etkili gazetelerinden Wall Street Journal da başyazısında,
darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın giriştiği tasfiye harekâtı
nedeniyle ülkedeki karışıklığın sürmesine neden olacağı yazıldı. Bir diğer
taraftan Gizli belgeleri sızdırmasıyla gündeme gelen Wikileaks, darbe
girişiminin ardından Türkiye ile ilgili 100 binin üzerinde belge
yayınlayacağını duyurdu ve sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan’ı hedef alan paylaşım yaptı. Ancak geçtiğimiz hafta AK Parti
maillerinin ilk bölümünü erişime açan WikiLeaks belgelerinden aşk şiiri, iş
talepleri ile tatlı tarifi çıktı.
Bu haberler ve
başlıklar ile de görüldüğü ve geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi bu
darbe girişiminin ardında küresel aktörler bulunmaktadır. Yaptıkları haber ve
yayımlayacakları belgeler ile hedeflerini Mostar Gençlik İktisadi ve İdari
Kulübü üyelerinden Ahmet Talha Özdemir şu şekilde analiz etti. “Wikileaks
belgeleri darbe sonrası darbeyi meşrulaştırma amacıyla hazırlanmıştı. Halkın
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükumete olan desteğini kırmak ve darbeye karşı
yapılacak eylemleri azaltmak içindi. Darbe girişimi başarısız olunca belgelerin
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hükumete olan güveni zedelemesi ile halkın desteğini
azaltmak, siyasi gerginliği artırmak ve iç karışıklık meydana getirmek ümidiyle
piyasaya sürüldü ancak bir şey çıkmadı” dedi.
Son dönemdeki
politikalarıyla yeniden dizayn edilen dünya düzeninde Türkiye küresel
aktörlerin politikalarına karşı daima oyun bozucu olarak rol almaktadır.
Çeşitli oyunlarla Türkiye’yi Suriye’ye sokmaya çalışan küresel güçler bu
hedeflerine ulaşamadıkça iplerini ellerinde tuttukları terör örgütü DAEŞ
saldırılarıyla sürekli olarak girişimlerde bulundular. Ancak bir türlü bu Türkiye’yi
bu amaçları doğrultusunda hareket ettiremedikleri için son çare olarak
içimizdeki hainler üzerinden Brezilya’da olduğu gibi Cumhurbaşkanımızı
devirmeye çalıştılar. Ancak bir Arap basınının dediği gibi "Türkler, vatan
ne demek iyi biliyor!" Biz ne Brezilya’yız ne de Mısır. Binlerce yıllık
köklü geçmişi olan bir devletiz. Zor durumda Çanakkale misali omuz omuza verip
mücadele etmesini iyi biliriz. Vatan sevdası uğruna canından geçenler ve
günlerdir meydanlarda vatan nöbeti tutan herkes gösterdi ki; babam Prof. Ahmet ATAN’ın
dediği gibi “ Direnişimiz Dirilişimiz Oldu”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder